Zümrüd-ü Anka ve diğer adıyla Simurg veya Türkçe'de Tuğrul (Dumrul-Sungur) insanlığın ürettiği hemen her efsanede değişik isimlerle yer alan kutsal varlık. Güneşe uçan onun ateşiyle yanıp küllerinden yeniden can bulan efsanevi yaratık. Soyluların simgesi haline gelmiş olan Flamingo kuşu ile de ilişkilendirilir.
Kimi zaman çift başlı olarak tasvir edilir ve "çift başlı kartal" olarak anılır. Çift başlı Simurg, Selçuklular ve Bizans tarafından kullanılmıştır. Güncel kullanımları Arnavutluk ve Sırbistan bayrakları üzerinde görülebilir. Bunun dışında bazı armalarda, kiliseler ve diğer pek çok inanışa ait tapınakta taş kabartma, rölyeflerde yaşatılmaktadır. Masonların İskoç ritinin de sembolüdür ve yukarıdaki fotoğrafta bir mason kordonu üzerinde, arkasında bir haç olduğu halde, gagası ile deldiği göğsünden akan kanı ile yavrularını beslerken görülmektedir. Bu tasvir içinde haçı bir hristiyan sembolü olarak algılamamak gerekmektedir. İlk yolculukta anlattığım Ankh burada haça ve doğan kafalı Horus ise Simurg'a dönüşerek eski sembollerin güncel bir arada kullanımı gerçekleşmiştir.
Soldaki fotoğrafta Simurg bu kez Notre Dame Katedralinin vitraylarını süslemekte, sağda ise İngiltere'de St.Paul Katedrali'nin dışındaki taş kabartmalarda görülmektedir.
Zümrüd-ü Anka en yaygın kabüle göre simgesel olarak "sonsuz yaşam"ı anlatmaktadır. Kimileri Simurg'u reenkarnasyonla ilişkilendirmekte ve insanın öldükten sonra bir başka zamanda, bir başka bedende yeniden yaşama döndüğünü anlatan bir sembol olarak kabul etmektedirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder